12-05-2015, 01:40 AM
Öğrenme sitili terimi, son yıllarda özellikle David A. Kolb’un “Yaşantısal öğrenme kuramı” nın bir uzantısı olarak öğrenme terminolojisine girmiştir. Kolb’a göre bireyler kendi yaşantılarından, deneyimlerinden öğrenirler ve bu öğrenmenin sonuçları güvenli bir şekilde değerlendirilebilir. Yaşantısal öğrenme, kişisel gelişim ve öğrenme için seçim metodu olmuş, yaşantıya dayalı eğitim, kolejlerde ve üniversitelerde yaygın bir şekilde bir öğretim metodu olarak kabul edilir hâle gelmiştir4. Yaşantısal öğrenme, eğitim, iş ve kişisel gelişim arasında bağ olan bir çatıyı takip eder. Yaşantısal öğrenme, iş taleplerini tanımlayan ve eğitimsel amaçlara uyan bir sistem sunar ve yaşantısal öğrenme metotlarıyla sınıf ve gerçek dünya arasında geliştirilebilen bağlantıları vurgular.
Kolb, yaşantısal öğrenmenin temelini oluştururken Pragmatizmin felsefik bakışından John Dewey, Gestalt psikolojisinin fenomenolojik bakışından Kurt Lewin ve rasyonalist bakıştan Fransız gelişim psikoloğu Jean Piaget’den etkilenmiştir. Piaget, zekâ ve zekânın nasıl geliştiği üzerine bilişsel gelişim süreci üzerinde odaklanmıştır. Piaget’nin kuramı zekânın yaşantıyla nasıl şekillendiğini tanımlar. Zekâ bireyin doğuştan olan içsel bir karakteri değildir, fakat birey ve bireyin çevresi arasındaki etkileşimin bir ürünü olarak artar. Piaget’den etkilenen en ünlü Amerikan psikoloğu Jerome Bruner, bir öğretim kuramı için bilimsel kuramları, bilişsel gelişim sürecini bilmenin büyümesinde görmüştür. Bilişsel gelişim aşamalarını bilmek, herhangi bir alandaki müfredat tasarımında, konu bilgisinin öğrencilere öğretilmesinde kolaylık sağlar. Bu doğrultuda yapılan çalışmalar, bilişsel gelişim kuramının prensiplerini kullanarak yaşantıya dayalı eğitim programlarının tasarımı üzerine odaklanmıştır5.
Lewin’in yaşantısal öğrenme modeline göre öğrenme, aşağıdaki şekilde görüldüğü gibi dört aşamada tasarlanan bir döngüdür.